4 Kasım 2013 Pazartesi
meyan kökü şerbeti
İstanbul doğup büyüdüğüm şehirdi. Ama tayinim Adana'ya çıktığında doyacağım şehir olmadığını anladım. Valizimi toplayıp Adana'ya doğru yola çıktığımda İstanbul'dan ayrılmak zor geldi. Tanımadığım bir şehre, arkadaşım olmadığı bir yere gidiyordum. Bu yolculuk iş için mecburi olunca insan biraz da iş arkadaşlarını düşünüyordu. Acaba gideceğim yerde nasıl insanlar ve naasıl bir macera bekliyordu beni? Otobüste uyuyakalmam ve camın açık olması sebebiyle boğazımın ağrısıyla uyandım. Demek ki Adana'da ilk günlerim hastalıkla geçecekti. Küçücük bir kırgınlığı bile bir haftada atlatamayan ben, bu boğaz ağrısına bozulmuştum. İlk günüm eve yerleşmei binayı ve çevreyi tanımayla geçti. İkinci gün ilk mesaim başlıyordu. Bu boğaz ağrısı ertesi sabah daha çok kendini hissettirmeye başlamıştı ve balgam atamıyordum! Boğazıma sardığım bir fularla sabah 09:00 da iş başındaydım. Öğlene doğru yeni mesai arkadaşlarımla kaynaşmıştık. Sıcakkanlı insanlardı, bende kolayca aralarına girebilmiştim. Öğle yemeğinde yutkunamadığımı farkeden bir arkadaş, neyim olduğunu sordu. Bende boğaz ağrımdan ve balgam atamama durumumdan bahsettim. Hemen haşlama yapalım sana, dediler. Haşlama? Boğaz ağrısına? Benim aradaki alakayı kuramadığımı anlayanlar haşlamanın meyan şerbeti olduğunu söylediler. meyan koku şerbeti, anlattıklarına göre balgam söktürmek için birebirdi. Burada da meyan şerbeti yaygın olarak içilir ve haşlama adıyla bilinirdi. Ben şerbet kültürü ile ilgili pek bilgi sahibi olmadığımdan meyan kökü şerbetini de ilk kez duyuyordum. İlk kez içtiğim için yutması biraz zor geldi. Doğal şeker kullandıklarından tatlı bir tadı vardı ama kök tadı, ilk kez tanıştığım bir tat olduğu için yadırgadım. İlk bardağı zor bitirsem de bir saat sonra boğazımın yumuşadığını hissedince ikinci bardağı kendim seve seve içtim. Hatta yapan bayandan nasıl yapıldığını da öğrendim. Akşam kendime meyan şerbeti kaynatırken annemin eski bayramlarda yaptığı demirhindi şerbeti geldi. Annem her bayram misafirlere tatlı, yaprak sarması ve demirhindi şerbeti yapardı. Misafirlerin zaman zaman sadece demirhindi şerbeti içmek için geldiği olurdu. Annem misafirlerin bayılarak içtiği bu şerbeti, bize içiremezdi. Çocuk yaşlarda şerbeti sevmezdik. O da tüm evi elinde bardak peşimizde dolana dolana “şifa niyetine” diye diye içirirdi. Şimdi bende kaynattığım ilk şerbeti “şifa niyetine” içiyordum.
kahramanmaraş dondurması
Festivallerimizi bilirsiniz. Artık hepimizin kanıksadığı, alıştığı değişik bir boyuttur. Günlerce süren konserler, etkinlikler, çekilişler ve yarışmalar… Festivallerin her bölümü birbirinden güzel belki ama ben bu defa şu meşhur festival yarışmalarına dikkat çekmek istiyorum. Fakat yarışma konusuna geçmeden önce ise festivallerin en çok hoşuma giden özelliklerini yani isimlerini de konuya dâhil etmeyi istiyorum. Festivallerin isimleri belirlenirken kullanılan bazı özellikler var. Bu özelliklerin en önemlisi ve en belirgini de yörelerin en meşhur olan gıdalarının festival isimlerini kaplaması oluyor. Meşhur olan gıda isminden önce de festivalin kaç senedir yapıldığı sayısı festival adının önüne ekleniyor. Mesela Kahramanmaraş’ı ele alalım. Sizlerin de bildiği gibi Kahramanmaraş’ın en ünlü gıdası tabi ki kahramanmaraş dondurması. Bu açıdan Kahramanmaraş’ta yapılacak olan bir festival isminde ister istemez kahramanmaraş dondurması kalıbı kullanılacaktır. Ve diyelim ki bu festival on üç senedir yapılıyor olsun. Bu durumda da festivalimizin ismi apaçık ortaya çıkıyor: “13. Kahramanmaraş Dondurma Festivali “ Festivalimizin isim kısmını tamamladık. Şimdi de gelelim asıl kısma, yani içerik kısmına ve daha detaylı ele alacağımız yarışmalara. İsminden de belli olduğu üzere bu festivalde ön planda olan gıda, dondurma olacak. Büyük ihtimalle festival alanının her yanının kahramanmaraş dondurmacı saracak, oyunlar ve esprilerle Kahramanmaraş dondurmaları satılacak, dağıtılacak. Yarışma kısmına gelecek olduğumuzda ise yarışma konuları da gene dondurma üzerinden gidecek. Kahramanmaraş dondurması yeme yarışmaları ve cabası festivale renk veren güzel yarışmalardan olacak. Bunun yanı sıra Kahramanmaraş dondurmacılarını da el becerileri dâhilinde yarıştırmak güzel ve eğlenceli, bir fikir olabilir.
maraş dondurması
Almanya'dan Türkiye'ye tatile gelmiştim. Gelmeden önce Türkiye'ye daha önce gelen arkadaşlarım maraş dondurmasından çok söz etmişlerdi. Öncelikle dondurma satışını anlatıyorlardı, daha sonra maraş dondurmasının tadını. Gelene kadar maraş dondurmayı hayl ettim. İnternetten baktığımda hakkında çok değişik haberler görmüştüm. Uçaktan inip otele yerleştiğimde maraş dondurması aramaya başladım. Yarım yamalak türkçemle “maras dondurmasi” diye önüme gelene dondurmayı soruyordum. Sonunda sahilde bulacağımı anladım. Sahil boyu dondurma satışı yapan birini aradım. Sonunda görmüştüm. Sahilin en ortasında duruyordu. Elindeki uzun çubuğun ucuna dondurmayı takmış, akrobasi hareketleri yapıyordu. İyi de nasıl erimiyordu? Arkadaşlarımın anlattığı kadar varmış. Bir süre dondurma satışını izledim. Benim gibi birçok turist dondurma için sıraya giriyordu. Birçoğu da alamıyordu. Aslında Türklerin de çoğu alamıyordu. Burada amaç dondurmayı vermemek olmalıydı. En sonunda bende sıraya girdim. Sıra bana geldiğinde akrobasi yeniden başladı. Ben dondurmayı almaya çalışırken yanıma bir rehbet yanaştı. Maraş dondurmasını anlatıyordu. “Yapılışı Ahır dağının eteklerinden beslenen keçilerin sütü önce bir eksper tarafından kontrol edilir. 90 derecelik sıcaklıkta kaynatılan sütler, mikro organizmalardan arınıdırılır. Daha sonra bu süte önce sahlep, ardından şeker katılır. İyice karıştırılan bu karışım, 6-8 saat dinlendikten sonra eksi 6 derecede soğutluduktan sonra tüketime sunulur. İçersinde A, B, C, D ve E grubu vitaminleri ile kalsiyum fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi minerallerde bulunan Kahramanmaraş dövme dondurmasının 100 gr. sade dondurmada 135 mg kalsiyum, 115 mg fosfor, 100 mg. sodyum, 160 mg. potasyum, 0,1 mg. demir, 130 mg. A vitamini, 0,21 mg.E vitamini 0,25 mg. B vitamini ve 0,13 mg. diğer vitaminlerden olduğu tesbit edilmiştir.” Neden bu kadar zor verdikleri şimdi anlaşılmıştı! Onca vitaminin olduğu bir dondurmayı kolay yerseniz ne anlamı kalacaktı? Üstelik dondurmayı aldıktan sonra yemeye başladığınızda, ben daha önce dondurma yememişim diyorsunuz... Türkiye'ye yolunuz düşerse mutlaka deneyin!
kır düğünü
Evlilikte yüzüğün önemi çok fazladır. Evlilik yüzüğünün bu kadar önemli olmasının sebebi, evliliğin sembolü olmasından kaynaklıdır. Diğer parmaklardaki herhangi bir yüzük başkalarına iletecek bir mesaj taşımazken, bu parmak o insanın evli olduğunun kanıtı ve eşine olan aşk ve bağlılığının nişanıdır. Evlilik yüzüğü hem kadın hem erkek tarafından sol elin 4. parmağına takılır, diğer adı ile yüzük parmağına. Eski Romalılar, aşk damarı anlamına gelen “vena amoris”in diye bilinen bir damardan bahseder ve bu damar sol elin dördüncü parmağından kalbe gider. Genel olarak 4. parmak tercihinin başlangıç noktası kabul edilir bu inanç. nişan merasiminde takılan bu yüzük bir ömür boyu artık sizinle olucaktır. Bu yüzükten bahsetmişken düğünümde olan olaylar aklıma geldi. Biz eşimle nişan merasimini evimizin bahçesinde kır düğünü şeklinde yaptık. O yüzden nişan merasimimiz kır düğünü havasında geçmişti. Bazı konuklarımız ise takı getirmedikleri için bize mahçup olduklarını söylediklerinde çok gülmüştük. Onlara takı merasimi yapılmayacağını bunun sadece bir nişan olduğunu anlatmak zorunda kalmıştık. Eşim bu nişana çok özenmişti, internetten bulduğu düğün süslemelerini dayanamayarak nişanımızın için hazırlamıştı. Ne kadar güzel görüyordu anlatamam. Eşimin el becerisi çok iyidir. Bana bu zamana kadar atkı, bere, hırka, eldiven ve daha nice şeyler ördü. Sadece bana değil anneme, babama, bazı yakın arkadaşlarıma... Ördüğü her şey hazır satılanlardan daha güzel, üstelik. İşte süslemelerimizde böyle olmuştu. Hazır satılanlar eşimin yaptığı düğün süslemelerinin eline su bile dökemezdi. Bir sürpriz yaptı bana o gün, nişan elbisesini kendisi dikmişti! Nişan yastığını da... Nişan elbisesini ben alacağım için birkaç defa sormuştum ama ısrarla bizde gelin tarafı alır demişti. Demek ki benim masraf yapmamı istemediği için kendisi dikmişti. Ama konukların bir çoğu nişan elbisesini nereden aldığını soruyordu. Soranların çoğunun yakında düğünü, nişanı vardı. Ve bir çok kişi eşime o gün nişan kıyafeti için sipariş vermişti. Düğün süslemesini yaparken bende eşime yardımcı olmuştum. Gerçekten de o gününün stresini biz bu süslemeleri yaparken attık. Hala o gün aklımda, heyecan ve telaş bir arada bizi yormuştu ama değmişti.
dini düğün organizasyonları
Bizimkisi sıradan bir nişan olmayacaktı. Bunu küçüklüğümden beri hayal ediyordum. nişan süsleme leri, dekorasyon tamamen farklı olmalıydı. Farklılık davetiyeden başlıyordu. Şimdiye kadar bir çok nişana katıldım ama hiçbiri davetiye göndermemişti. Oysa davetiye göndererek davet etmek bana göre daha güzeldi. Üstelik baskıcılara o kadar para harcamaya da gerek yoktu. Şimdiki yazıcılar her türlü baskıyı evimizde yapma kolaylığını sunuyordu. Bilgisayarda kendimize bir davetiye hazırlayıp sevenlerimize gönderebilirdik. El becerim olduğundan nişan süslemelerine de para vermeyi düşünmüyordum. Bir çok şeyi kendim yapabilirdim. Para harcamaya kına gecesi organizasyonunda başlayacaktım. Zaten kina gecesi organizasyonları genelde tuzlu olurdu. Yani benim beğendiğim kına gecesi organizasyonları öyleydi. Bu nedenle nişanda para harcamamaya gayret edecektim. Düğünüm ise dini düğün organizasyon ile olacaktı. Aslında ben hiç öyle hayal etmiyordum. Ama nişanda kınada benim sözüm geçince düğünde sevgilimin isteğini yerine getirmek zorunda kaldım. Zorunda kalmak demeyelim de onunda söz sahibi olmasına izin verdim. O kadar da kötü bir şey istememişti. Dini düğün organizasyonu daha önce görmediğim bir organizasyondu, bir diğer sorun ise ben kapalı değildim. Onu da bir şal, bir eşarp ile halledebilirdim. Kur'an okurken şal ve eşarbı kullanmam yeterli olur, diye söylediler. Bende isteklerini yerine getirecektim, bu nedenle sıkıntı yapmıyordum. Dünya evine girerken eşinizle ortak kararlar almayı öğreniyorsunuz. Örneğin nişan süslemeleri renginde de beraber karar aldık. Siyah sevmediğim bir renk olmasına rağmen sevgilimin istemesi üzerine kullandım. Ortaya çıkan sonuç fena değildi. Sarı – siyah birbirine çok yakışmıştı. Kına gecesi organizasyonunda da bindallının rengine ben modeline sevgilim karar vermişti. Sonuçta dıştan gören göz olarak hangisinin yakıştığını daha iyi görebilirdi. Düğün konseptini o dini düğün olarak belirlediğine göre bende ikrama ve masa düzenine karar verecektim. Dini düğüne en çok hurma, etli-pilav ve helva yakışır diye düşünüyordum. Tabi içecek olarak şerbet olacaktı. Gün yaklaştıkça benim heyecanım artıyordu. O gün geldiğinde nasıl bir psikolojiye sahip olacağımı çok merak ediyordum. Ama bu duyguları tatmaya değerdi ve her genç kız mutlaka bu mutluluğu yaşamalıydı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)